in Röportajlar
Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’ndan ve FIDE Genel Kurulu’ndan dönen Türkiye Satranç Federasyonu başkanı Ali Nihat Yazıcı’ya geleceğe dair planlarını ve kendine yöneltilen eleştiriler hakkında ne düşündüğünü sorduk. Yine bu röportajda Avrupa Satranç Birliği ile olan ihtilafımız ve olası sonuçlarını Yazıcı’dan öğrendik. Gürcan: Sayın Başkan IM sayımız Erdoğdu, Kılıçaslan ve Atakişi’nin IM olmasıyla bir anda neredeyse ikiye katlandı. Oyuncularımızı ve sizi tebrik ediyoruz. Sizce Türkiye’deki organizasyon sayısının artması bu başarılarda önemli bir etken mi? Yazıcı: Öncelikle teşekkür ediyorum. Malum, başarının kıymetini anlamayan yazarlar da var. Objektif eleştirilere açığız ve haksız eleştiriler daha başarılı olmak için bizi hırslandırırken, başarının takdir edilmesi hem sporcularımızı
Read morein Röportajlar
Sevgili Satrançseverler, Satrancokulu.com sitesinde yayınlanan Suat Atalık ile röportajda, şahsıma ve Türk Satranç camiasına yönelik olarak yapılan bazı eleştirileri yanıtlamak gereğini hissettim. Suat Atalık herşeyden önce kendisini ,”Türk Satrancı” kavramının yaratıcısı olarak görüyor ve “Türk Satrancı kavramını ben yarattım ” diyecek kadar da ileri gidiyor. Yani demekki kendisi doğmadan böyle bir kavram yokmuş Türkiye’de ! Helal olsun, valla bravo!! Bu kadar komik bir iddia, herhalde mantıklı her insanın gülüp geçeceği , hiçbir inandırıcı yönü olmayan ,”meydanı boş buldum atıp tutayım ” mantığının sonucu olsa gerek!
Read morein Röportajlar
Saygıdeğer Okuyucular! Olayların aslında Bali’de nasıl olduğunu lütfen bir de benden dinleyin. 27 Aralık 16:00’da Bali’de oynanacak üç oyunun ilki başlayacaktı. Aynı gün saat 10.00’da Karpov ÖZEL İŞLERİ için Valencia’ya gitmek üzere otelden ayrıldı. Tanıklara göre saat 16:00’da tura yetişeceğini söyledi. Gün ortasında organizatörler geldi ve Karpov’un oyununu ertesi gün saat 12.00’a ertelemek istediğini söylediler(!!??). Bu demek oluyordu ki herkesten farklı olarak 4 değil 5 tur oynamak zorunda kalacaktım. Karpov ile oyunu 3 tur olacak son günde oynamayı kabul ettim.
Read morein Röportajlar
Işık Lisesi’ndeki Satranç Serginizden dolayı sizi kutluyoruz. Bu kaçıncı serginiz oluyor? FMV Okulları Nişantaşı Işık Lisesi Sanat Galerisinde açmış olduğum bu sergi üçüncü olmaktadır. Açılışını Atatürk’ün hayatta kalan iki manevi kızı Ülkü Adatepe ve Refet Angın’ın yapmaları olaya ayrı bir anlam kazandırmıştır. Sergiyi GSGM Mehmet Atalay, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, davalı olduğum eski TSF Başkanı Emrehan Halıcı tebrik telgrafları gönderdiler. Türkiye şampiyonları Can Arduman, Tamer Karatekin ve çok sayıda eski yeni milli satranççı dostlarım gelerek sergi mi onurlandırmışlardır. Daha önce 1988’de Süleymaniye Kütüphanesinde ve daha sonra 2002 yılında Cemal Reşit Rey Konser salonunda sergimi açmış bulunuyorum.
Read morein Röportajlar
Aeroflot gibi önemli bir turnuvada dereceye girdiğiniz için tebrik ediyoruz. Yüzlerce IM’nin arasında onbirinci olabilmek çok önemli bir başarı. Üstelik son turda GM Bagaturov’a çok üstün olan konumunuzu kazanabilseydiniz birinci de olabilecektiniz. Turnuvaya başlamadan önce böyle bir performans bekliyor muydunuz? Gerçekçi olmak gerekirse böyle bir performans beklemiyordum. Turnuvaya giderken kafamdaki düşünce 2400 elo puanını geçip beklediğim im unvanını almaktı. Turnuva için özel bir hazırlık yaptınız mı? Turnuva için özel bir hazırlık yapmadım. Yaptığım tek şey 3-4 tane botvinnik partisi incelemek oldu. Genelde tatilimi okulun verdiği yorgunluğu gidermek için dinlenerek geçirdim.
Read morein Röportajlar
Kısa bir süre önce Ruslan Ponomariov SPB’ye (Satranç Profesyonelleri Birliği) açık bir mektup yolladı. Mektubunda son açıklanan dünya şampiyonluğu sistemini eleştirmekte ve Kasparov’un “dünyanın en güçlü satranççısı” ünvanını nereden aldığını sorgulamaktaydı. FIDE’nin aldığı karara göre Kasparov bu ünvan sayesinde FIDE dünya şampiyonasından birinci çıkacak oyuncu ile maç yapacak. SBP’nin Ponomariov’a cevabı ise elinde kendisine karşı bir haksızlık yapıldığına dair bir belge varsa SBP’nin avukatlarını bu iş için görevlendirebilecekleri yönündeydi. Aşağıda Yuri Vasilyev’in Ponomariov ile Sport Ekspres’te yaptığı röportajı okuyabilirsiniz.
Read moreBotvinnik cok pozisyonel bir oyuncuymus. Maclara cok iyi hazirlanir, rakibini cok iyi analiz edermis. Tal hep atak yaparmis, fedalarinda delik varsa bile ancak aylar, yillar sonra bulunabilirmis, masa basinda rakibi dogru hamleyi bulamaz ve kaybedermis. Bir maclari var, olamaz boyle sey, akil almaz fedalar yapiyor, buyucu gibi. Ama onun da pozisyonel oyunu cok iyi degilmis baksana, rovans macinda Botvinnik perisan etmis adami. Hayir efendim, sen oyle san, Tal’in sagligi perisan haldeymis rovans maci sirasinda, bobrekleri mahvolmus durumdaymis, hastaneden cikip geliyormus maclara. Ah tabii, bir de Petrosyan var. Kolay kolay hic mac kaybetmezmis adam, onceligi hep savunmaya verirmis, pozisyonunda hic zayiflik
Read moreIII Satranccilarin ortak bir ozelligi varsa o da kendilerine ve zekalarina olan guvenleridir. Ya mukemmel bir oyuncudurlar, ya da yetersiz kosullarda yetistikleri icin ilerleyebilecekleri kadar ilerleyememis, aslinda cok yetenekli insanlardir. Ya satranci gec ogrenmislerdir, ya tembel olduklari icin calismiyorlardir, ya satranctan para kazanilamayacagi icin kafayi takmiyorlardir, ya da yeterli tecrube kazanabilecekleri turnuva yoktur. Kaybederlerse ustun durumda hata yapmislardir, kotu durumdan kazanirlarsa bunu kotu durumda sogukkanliliklarini korumalarina ve mucadele ruhlarina borcludurlar. Bir keresinde bir satranccinin kaybettigi bir oyun hakkinda hatali plan uyguladim, yoksa kazanirdim dedigini bile duydum. Dogru plan secmekten daha onemli, daha cok satranc bilgisi gerektiren bir sey olabilirmis
Read moreI Satranc oyunu ile ilgili bildigim en anlamli ve en nesnel metni Stefan Zweig’in Satranc isimli romaninda okudum, oykulerime baslamadan once kocaman bir alinti halinde onu aktariyorum: Yasamim boyunca bir satranc ustasiyla tanisma firsatim hic olmamisti ve simdi boyle bir insani gozumde canlandirmak icin ne kadar cok ugrasirsam, butun bir yasam boyu yalnizca altmisdort siyah-beyaz karenin cevresinde donen bir beyin eylemi bana o kadar akil almaz geliyordu. Gerci kendi deneyimlerinden ‘krallarin oyunu’nun gizemli cekiciligini biliyordum; insanoglunun dusunup buldugu oyunlar arasinda, rastlantinin her turlu despotluguna karsi koyan ve zafer kupalarini yalnizca akla ya da daha cok tinsel yetenegin belirli bir
Read moreÜç beş bira içmeden dönmezdim fakirhaneme. Son birkaç yıldır ne işim gücüm, sorumluluklarım vardı ne de umutlarım. Neyse ki bir fakirhanem vardı başımı sokacak. Bir şekilde de yiyecek içeceksiz kalmıyordum. Onu görünce ayılıvermiştim. Böyle bir mucize olabilir mi dedim, kendi kendime, gerçekten Martina olabilir miydi? Kucağında birkaç aylık bir bebek bu karda kışta deniz kenarında bakışları suya dalmış kadın, Martina olabilir miydi? Martina mı kimdi? ”Berlinde tanışmıştım. Bir yaz aşkı gibi başlayıp bitivermişti. İlk aşkımdı, hiç unutmadım unutmayacağım. Yirmi yıl önceydi. Gençler birincisi olma başarısını göstererek Berlin’de ülkemi temsilen oynama şansı elde etmiştim. Daha o zamanlarda bile ne kadar samimi
Read more