Kramnik anlatıyor; Steinitz’den Kasparov’a

Kramnik anlatıyor; Steinitz’den Kasparov’a

FM Selim Gürcan Yorum yapılmamış

2000 yılında Brain Games organizasyonu altında Kasparov ile yaptığı unvan maçını kazanan ve 21 Eylül – 13 Ekim tarihlerinde de Dünya Şampiyonu Topalov ile unvan maçı yapacak olan Rus Büyükusta Kramnik, Dünya Satranç Şampiyonlarını anlatıyor. İlk Şampiyon tabii ki Steinitz. Kramnik'in Steinitz hakkındaki yorumları oldukça ilginç. Yazı haberin devamında.

Kramnik: Klasik satrancın örnekleriyle oldukça geç tanıştım. Bir Rus kasabası olan Tuapse’liyim, dolayısıyla satranç literatürü konusunda sorunlar vardı. Sadece modern satranççıların – Karpov, Petrosian vs-  kitaplarını bulabiliyordunuz. Tabii ki bu bilgi eksiği daha sonra kapattım ama masabaşında karşılaştığım Karpov, Kasparov gibi oyuncuların hakkında konuşmak benim için daha kolay.

Günümüz genç satranççıları klasik satranç literatürünü çalışmalı mı?
Kramnik:  Eğer başarılı olmak istiyorsanız zihinsel olarak tüm satranç tarihini yaşamalısınız. Mantıksal olarak bunu açıklayamam ama tüm satranç tarihini öğrenmek önemli.

Giacchino Greco’dan başlayarak mı?
Belki de bu kadar eskiyi çalışmaya gerek yok çünkü satrancın tamamıyla delice oynandığı bir dönem. Ama Philidor’un çalışmalarını bilmek önemli ve Andersen ve Morphy’nin oyunları hakkında fikir sahibi olmak da tamamıyla gereklidir. Bu sizin yeteneklerinizi artıracaktır.

Deneyci Wilhelm

Steinitz çok karışık bir oyun olmasına rağmen satrançta genel prensipler olduğunu ilk farkedendi. Steinitz’den önce oyuncular belli konuları vurguluyorlardı. Örneğin Philidor “Erler satrancın ruhudur” tezini ileri sürmekteydi.

19’ncu yüzyılın oyuncuları ve Steinitz hakkındaki görüşlerim pek de olumlu değil. Bu yüzden bu dönem oyunlarını incelemem sonucu oluşan görüşlerimi aktarmak istiyorum. Steinitz, Chigorin ve Lasker arasındaki maçları oldukça dikkatli inceledim.

Steinitz meselelere farklı sonuçlara varacak şekilde daha geniş bir açıdan bakıyordu.  Ama açık konuşmak gerekirse oyunlarında verdiği pek çok kararın aslında kendi kurallarıyla da bağdaşmadığını görmekteyiz. Steinitz bazı fikirleri kavrıyordu ama meselenin özüne inmekten uzaktı.

Sanırım dinamikler konusunda o kadar iyi değildi; dinamikler belli ki zayıf noktasıydı. Bu sebepten Chigorin karşısında sürekli siyah taşları kötü yerlere götürüyordu. Örneğin Evans Gambit’te bir er alıp ve tüm taşlarını sekizinci yataya çekebiliyordu.

Chigorin-Steinitz oyunu

İnsan böyle bir konumda terk etmek ister  ama ne var ki maçın 1, 15 ve 17’nci oyunlarında bu konum 3 kez oluştu ve toplam 1.5 puan aldı! Üstelik bir kez de kazandı ama diyagram konumu siyah için tamamen umutsuzdur..

Steinitz kuvvetli bir pratik oyuncusuydu. Etkileyici ve özgün fikirlere sahipti. Örneğin şahın kuvvetli bir taş olduğunu ve kendini savunabileceğini söylerdi. Tabii ki fikir özgün ve bazı durumlarda doğru ama bu temel klasik bir satranç prensibi olarak kabul edilemez.

İnsanlar Steinitz’den önce de satranç oynuyorlardı ve o da çalışmalarda bulundu. Ama sıkça olduğu gibi ilk deneme genelde deneme oarak kalır. İlk dünya şampiyonuna duyduğum saygıma rağmen onu herhangi bir doktrinin babası olarak göremem. Deneyci bir insandı ve satrançta düşünmeye değer belli düzenin olduğunu vurgulamıştır.

Kaynak: www.e3e5.com ,Vladimyr Barsky

Kategoriler
Makaleler
Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir