“Satrançta Ustalık Kursu” Kitabı Değerlendirmesi – Nedir Bu Yeni Yöntem?

“Satrançta Ustalık Kursu” Kitabı Değerlendirmesi – Nedir Bu Yeni Yöntem?

FM Selim Gürcan Yorum yapılmamış

1.Evveliyat

FM Selim Gürcan’ın “Satrançta Ustalık Kursu” kitabının henüz ilk sayfalarına göz atarken, satranç eğitimi alanında yazılmış en iyi Türkçe kaynaklardan birini incelediğiniz izlenimi oluşuyor. Kitap incelemesinde derinleştikçe bu izlenim netleşmiş bir görüşe dönüşüyor.

Kullanılan dil, örneklerin doğru seçimi ve bolluğu, kolay okunabilir ve takip edilebilir olması çok büyük avantajlar.  [İyi de oğlum, bu saydıkların zaten her satranç kitabında olması gerekenler değil mi? Bu daha mı ucuz? Yazar sürümden kazanmayı mı hedeflemiş?]

Kitabı farklı kılan, yeni bir iddiasının ve iddiayı doğrulamak için kullanılan sağlam argümanlarının olması…. [Çok naziksin. “Karşı argümanları bak birazdan nasıl çakacağım!” demenin kibar bir yolu.]

…ve en az kitabın kendi kadar ilginç olan, ortaya çıkabilmesine vesile olan zihinsel ve kavramsal süreç. [Hacı, bu aralar canı sıkılan “kavramsal” demeye başladı ama burada haksız sayılmayabilirsin. Kavramsal sanata göre herkes her şeyle sanat yapabilirdi ya da öyle bir şeydi. Önemli olan nesnenin biçiminin kendi değil fakat kavramsal düşünceydi ya da böyle bir şeydi. Bu kitap da neredeyse “kuralları takip eden herkes iyi satranç oynayabilir.” demeye varacak denli cüretkâr iddiaların peşinden koşuyor.]



Tüm kitapları görebilirsiniz. Türkiye'nin en geniş satranç kitaplığı bizde!

Bu süreç, FM Selim Gürcan ile -o zamanlar henüz IM- GM Mert Erdoğdu arasındaki bir tartışmadan başlıyor: “10 bin yıl önceki insanlardan daha zeki miyiz yoksa değil miyiz?”

Gürcan “daha zeki değiliz.” fikrini savunuyor ve destekleyici argüman olarak şunları ileri sürüyor:

  • “Avcı-toplayıcı atalarımız daha iyi bir hafızaya sahip olmak zorundalardı zira yaşamları bir çok şeyi akıllarında tutmalarını gerektiriyordu: Zehirli bitkiler, ayak izleri, mekan algısı v.s.”
  • Günümüzde de eskiler hayatları boyunca, yenilere göre çok daha fazla şeyi akıllarında tutmak ve en zorlu hesapları kağıt-kalem kullanarak yapmak zorunda kalmışlardı: Telefon numaraları, doğum günleri, günlük dört işlem ve çokları için de daha ileri matematik hesapları gibi.

…ve buradan şu çıkarıma varıyor:
“Hâl böyleyken, son 100 yıl içinde yeni oyuncuların eskilerden daha iyi olduğunu da söyleyemeyiz.
Ezber bilgisinden bağımsız olarak tahtada bir konum geldiğinde eskiler günümüzdekilerden de aşağı olmamalı.

Hele hele oyunsonunda günümüzde yapılan hatalar özellikle göze batıyor.

oyunortasında Capablanca’nın tekniği veya Alekhine’in hayal gücü ve hesap becerisi şimdiki en üst düzeylerden de aşağı olamaz. Fark, artan ezber bilgi sahibi oyuncu

… Erdoğdu ise bu varsayıma “Zaten ezberden bağımsız hiç bir oyunun mevcut olamayacağını” söyleyerek karşı çıkıyor.

Bunun üzerine Gürcan, absürt çıkarımlara varmaktan çekindiğinden, her retorik ustası gibi tartışma alanını daraltmaya karar veriyor ve soruyu “teknik bir oyunortası ya da oyunsonunda, oyuncuların kendi güçleriyle kalacakları anlarda verdikleri kararların doğruluğu” noktasına indirgemeye gayret ediyor. Böylece Erdoğdu’nun haklı olmakla birlikte, konunun özüne inmeye engel olabilecek karşı argümanlarını da bertaraf ederek, fikrini “doğruya en yakın yorum” konumuna çekmek için çaba harcıyor. Erdoğdu buna da itiraz edince, neticede tartışma bir uzlaşmaya varamadan son buluyor. Yine de konu Gürcan’ın kafasında kapanmıyor ve aksine, bu karşılaştırmayı daha yakından incelemeye, daha çok veriye bakmaya karar veriyor. [Buraya kadar “dışarıdan bakan tarafsız kişi” pozlarına yattın; konuyu da buraya kadar getirdin. Bakalım nereden vuracaksın?]

GM Mert Erdoğdu

Genel olarak hazırcevaplığıyla tanınan Erdoğdu, bu tartışmayı ciddiye alıp usûlünce icabını yapmak yerine, yeteneğine güvenerek taktik retorik dümenleriyle üstte kalmaya çalışınca, belki o günlük tartışmadan -en azından- mağlup olarak ayrılmıyor ancak Gürcan’ı da büsbütün iknâ edebilmiş olmaktan oldukça uzak kalıyor. Oysa basitçe, bu tür bir tartışma için kontekst ve paradigmanın da özdeş olmaları gerektiğini söyleyerek Selim’i pek rahat iknâ edebilirdi. Biraz düşünelim: Öncelikle “10.000 yıl önceki adamla 100 yıl öncenin satranç ustasını nereden ve ne ara bağladın? Ayrıca, satranç ve zekâ arasında pozitif bir korelasyon varsaydın; bunu da nereden çıkardın?” diye soralım ve devam edelim:

Eskiden en üst düzeyde satranç, günümüze göre çok uzun vakitlere yayılmış olarak oynanıyordu. Bu satırların 44 yaşındaki yazarı bile 2.5 saat/40 hamle ve ardından ajurne olan günleri hatırlıyor. Evet, aranızdan meraklı olanlar mutlaka biliyordur ama bugün gençlerinin çoğunun, eskiden oyun notasyonlarının 40. Hamleden sonra bir zarfa konup, oyunun daha sonra belirli bir zamanda devam ettiğini bırakın bilmeyi, hayâl bile edemediği yönünde gözlemlerim var. Günümüzdeyse tempo çok daha hızlı ve dünya şampiyonunu, eşitlik bozmaların en sonunda bir rapid ya da yıldırım maçının belirleyebilmesi hiç de ihtimal dışı değil.

Acaba eski ustalar en parlak çağlarını yaşarken sahip oldukları form düzeyiyle, bugünün hata yapma olasılıklarını karşılıklı olarak çok artıran hızlı oyunlarla ve günde iki, belki üç oyun temposuyla ve içki-sigara içilemeyen, belli kıyafet kurallarının uygulandığı, bir sürü şeyin doping sayıldığı turnuva şartlarında da aynı sonucu alıp alamayacaklarını kim bize garanti edebilir? Üstelik bu en son karşılaşacağımız sorun çünkü, o zamanının en süper-über ustalarının, oyunun kendinin değil belki ama oyuna bağlı çevresel kuralların bu kadar katılaştığı bir ortamda, daha yolun başındayken turnuva satrancına ilgi duyacaklarına ve neticesinde en büyüklerden biri olma yolunu daha baştan seçip seçmeyeceklerine dair kesin kanıt nerede?

Geçmişin maraton koşucularının, bugünün 100 metrecilerini geçeceğini iddia etmek kadar absürt. Netice olarak, aslında bu kadar süflî sayılabilecek bir iddianın Erdoğdu’nun boşluğuna gelerek hemen -ve çok şükür ki- çürütülmemesi yazara ilham veriyor…  [söyle söyle: “gaza getiriyor”] 

..ve Gürcan eski oyunları incelemeye başlıyor.

“Öyle bir döneme bakayım ki..” diyor, “…ezber bilgisi az olsun ve yetenekle oynansın.”

Önce Morphy öncesi döneme bakıyor ama o döneme ait oyunları çok da kaliteli bulmuyor.

Bunun üstüne Morphy’yi incelemeye başlıyor. Hamleleri, üstlerini kapatarak (“puanlı satranç” oynar gibi) tahmin etmeye çalışıyor.

[Kitapta oyun no:3]

Bu oyunda 10.Kb1 hamlesini görünce oldukça şaşırıyor çünkü Morphy, bekleneceği üzere kısa rok yapıp hemen Ke1+ fikrini uygulamamış. Oysa Réti, kitabında Morphy’nin bu tür hamleleri hiç kaçırmadığını söylüyor. Şaşkınlığı geçmemiş durumda oyunu incelemeye biraz daha devam edince 12.Ff4 hamlesini görüyor ve o anda kafasında ışık yanıyor.

Keşfettiği bu önemli fikir ya da daha doğru ifadesiyle “konumlarda doğru fikirleri bulabilmek için bir yol haritası- bu kitabın yazılma sürecindeki ikinci büyük kırılmaya işaret ediyor [Gürcan’ın keşfettiği bu yol haritası neydi? Gerçekten işe yarıyor mu? Ratingimizi ne kadar artıracak? Bundan sonra oynadığımız her maçı kazanmanın sihirli bir formülü var mı?
Az sonra!]

Morphy’nin oyunlarının büyük kısmında, aslında o günün iyi kabul edilen oyuncularının bile çoğu, onun satranç anlayışının yanına bile yaklaşamadıkları için bir çok oyun çok basit şekilde kendi lehine bitiyor. Öte yandan Morphy’nin güçlü rakipleri de oluyor. Gürcan’ın ilgisini en çok böyle rakiplere karşı maçlar çekiyor zira bu oyunculara karşı kullandığı teknik Gürcan’a göre açık biçimde belli oluyor.

Anderssen’i yendikten sonra ilgi odağı hâline gelince, bir gazete ile anlaşıyor ve satranç köşesi yazmaya başlıyor. Burada da tuhaf bir durum var: Pek çok kuvvetli oyuncunun yaptığı gibi köşesinde kendi maçlarını analiz etmek yerine, Labourdonnais-Mcdonnell maçlarını sürekli analiz ediyor.

Gürcan bu noktada şunu düşünüyor: “Adam satrancın sırrına vâkıf olmaya yarayan gizli sözcükleri bulmuş ve bunu kimseyle paylaşmayı da düşünmemiş! Örneğin zayıf bir oyuncuyla oynadığında, rakibin bilgi eksikliğinden dolayı bocaladığını görürsün. Oysa ki sana göre olaylar nettir çünkü sana yol gösteren bir pusula veya bir deniz feneri vardır; adam tam da o durumdaymış!”

Daha sonra Erdoğdu’yu tekrar buluyor ve “böyle bir şey var” diye, bulduğu başka örneklerle de destekleyerek anlatıyor. Bu sefer Mert, eski insanların da en az şimdikiler kadar zeki olduklarına iknâ olmamış olsa da, Gürcan’ın anlattığı yöntemin geçerliği konusunda fazlasıyla iknâ oluyor ve: “….bunun on yıl önce farkına varmış olsaydım, şimdiye kadar çoktan büyükusta olmuştum!”. 

Bütün bunlar, 2008 yılı civarında oluyor. Aradan geçen vakitte Gürcan, bu yöntemi daha da derinden inceliyor ve bazı videolar yayınlıyor. İlk zamanlarda bu videolar çok ilgi toplamıyor. Daha sonra videolar konu başlıklarına ve birbiriyle bağlantılı konu başlıkları da içerik olarak zenginleşerek bir kitap bütününe dönüşüyorlar. [Öldürdün be birader! Söyle şu “abrakadabra”yı da rahat edelim!]

Paul Morphy (22 Haziran 1837 – 10 Temmuz 1884)

2. Teori: Basma Tekniği

Gürcan “bir yerlere basıp taşları bağlama olayı gibi bir şey var…” diyor ve ekliyor:
”Bana göre Morphy’nin olayı heyecan verici. Adam çağ atlatacak bir şey bulmuş. V
e Carlsen de bunu kesinlikle uyguluyor.”

Bu “Basma Tekniği” terimi, edjnebianların “to put pressure” ~ “baskı yapmak” tâbir ettikleri eyleme dair tekniğin kısa bir ifâde şekli olmalı. Öyle düşünmek istiyorum ve bunu doğru kabul ederek, terimi yukarıda açıklanan anlamıyla kullanmaya devam ediyorum.

Özetle şunu söylüyor: “Bir yere baskı yaptığınızda, oraya bir rakip taşı bağlarsınız ve bunun çok önemli sonuçları vardır!” [Yaşam akıp gitmekte olan bir nehirdir. Ne? Öyle değil mi yoksa? Evet, bir taşı istersin, rakip de korur, olur biter. Bunda büyütecek ne var? Hem bunu nerede uygulayacağız? Her konumda mı, yoksa plan bulamadığımız yerlerde mi?]

Bu çok önemli sonuçların neler olabileceğini FM Gürcan, aşağıdaki öğretici maçta çok güzel inceliyor. Ben de bu yöntemin iyileştirilmesine vesile olmak amacıyla bir-iki kısa not ekledim. 

3. Pratik

Satranç dünyasından kuyruklu yıldız gibi geçen Paul Morphy, sadece iki yıl yarışma satrancı oynamasına rağmen derin etkiler bırakmıştır. Elde ettiği olağanüstü başarı-lardan sonra şaşırtıcı biçimde satrancı bırakır ve en güçlü rakiple bile ancak piyon avans vererek oynayacağını ilan eder.

Hayatı boyunca turnuva standartlarında sadece 59 oyunu olan Morphy, adeta satrancın sırrını bulmuş bir insanın edasıyla oynamıştır. Çağdaşları satranç tahtasının karmaşası içinde kör, topal hamle ararken Morphy’nin konumsal kararları hep doğrudur. Taktik karışıklıklar başladığında aletleri en etkili vuruşları yapabilecek şekilde hep hazırdır.

Sadece üç satranç kitabı okuyan Morphy, 19 yaşına kadar ciddi hiçbir turnuvada oynamamıştır. En akla yakın açıklamanın en mantıklı açıklama olduğunu iddia eden “Ockham’ın Usturası” prensibine göre düşünürsek ilahi gücün veya uzaylıların yardım ettiğini söyleyemeyiz. Yanında satranç programı ile gelen bir zaman yolcusu da olamayacağına göre en basit açıklamayı doğru kabul etmek zorundayız; Morphy satranç tahtasında diğerlerinin fark etmediği bir inceliği keşfetmiştir. Sadece bu kitaptan öğrenebileceğiniz  sırrı açıklıyoruz.

Anderssen – Morphy 1858

1. e4 d5
Can İnce’nin notları kırmızı fontta veriliyor.
1200 UKD civarı bir öğrenciyle, kitabı çalışmaya en başından başladık ve öğrenci bu noktaya kadar “Beş Madde” ve “ŞAT” yöntemlerine hâkim olarak geldi. – Can İnce

2. exd5 Vxd5

3. Ac3 Va5 4. d4 e5 5. dxe5 Vxe5+ 6. Fe2 Fb4

Siyah hem gelişti hem de piyon kazanmayı tehdit etti.

Tehditlere Etkili Cevap

Tehdit geldiğinde genelde ilk düşünülen şey önlem almaktır. Oysa ki biri bizi tehdit ettiğinde öncelik sırasına göre şu şekilde düşünmelisiniz:

a) Tehdit eden taş işimize yarayacak şekilde yenilebilir mi?

b) Tehdidi umursamayıp karşı tehdit yap-mak  fayda sağlar mı?

c) Nasıl savunma yapabilirim?

7. Af3!

Morphy savunma yapmak yerine karşı saldırı hamlesi ile cevap veriyor.

a)7.Fd2 pasif savunma hamlesidir. 7…Fg4! gelir. Beyazların 8.Af3 hamlesini 8…Fxf3 ile engelleyen siyahlar rahat konumdadır.

b)7.Fd3 gibi pasif savunma hamlesi de iyi değildir. 7…Ff5! Siyahlar iki devamyolunda da saldırgan oynuyor ve ileride detaylı konuşacağımız ileri gitme hamlelerini yapmayı ihmal etmiyor.

Dersi anlatırken ilk pratik zorluğu burada yaşadım. Aslında dersteki amacımız “Basma Yöntemi” mantığını kavramak. Buradaysa -örneğin gereğinden fazla zengin olmasından dolayı- “dinamik satranç” üstüne bir süre konuşarak hem vakit kaybettik; hem de öğrencinin ilgisi başka yönlere kaydı. Belki bu maçın ilk on hamlesini analizsiz olarak vermek ya da doğrudan 10. hamlede oluşan konumu diagram olarak verip oradan başlamak daha efektif bir yöntem olabilir. Ayrıca kitapta bu bölümde “Tehditlere etkili cevap” başlığı taşıyan bir yan bölüm var. Bu yan konu, önceden başka bir şekilde anlatılmış
olmalıydı zira zaten oyuncunun dinamik satranç hakkında oturmuş bir fikri olduğu ön kabulüyle başladık ama değil 1200 UKD, çok daha üst düzeylerde bile dinamik satranç adına öğrenecek çok şey varken, üstüne bir de “tehditlere karşı muamele” kısmını burada anlatmak konuyu epey dağıtıyor. Deneyimli bir eğitmenin elinde bunların ikisi de dert olmayabilir ama bunun dışındaki durumlarda anlaşılabilirlik ve bütünlük konuları sorun teşkil etmeye namzet. – Can İnce

7…Fxc3+ 8. bxc3 Vxc3+ 9.Fd2 Vc5

Beyazlarla ne oynarsınız?

Morphy oyunları ve açık konumlar için tipik bir durum. Beyazlar hızlı gelişim için piyon feda etmiştir.

10. Kb1!

Morphy hakkındaki klasik anlatımları dinleyenlerin neredeyse otomatik olarak önereceği rok hamlesi etkisizdir. Morphy ile ilgili olarak yerleşen yanlış kanı başarısının sırrının hızlı gelişim ilkelerini uygulamadaki ısrarcılığı olduğudur. Oysa ki tarihsel olarak bakıldığında gambitlerin yaygın olması bile gelişimin öneminin çoktan kavrandığının göstergesi. Bu oyunda da göreceğimiz gibi Morphy çağdaşlarından anlayış olarak çok öndeydi. Morphy’nin kullandığı bu yaklaşımı “Basma Yöntemi” olarak adlandıracağız.

Beyazlar 10. Kb1 hamlesiyle sadece 11. Fb4 tehdit etmiyor ama aynı zamanda b7- piyonuna basarak baskı kuruyor. Bu şekilde c8-filini de piyonun savunmasına bağlamakta ve filin etkinliğini kısıtlamakta.

10…Ac6 11.O-O Af6

Bu konumda Beyazla ne oynarsınız? 5 aday hamle önerebilirsiniz.

Aday Hamle Yöntemi

İyi satranç oyuncuları analiz yaparken gözlerine çarpan bir hamleyi derinlemesine hesaplamaktansa önce “Aday Hamleler” dediğimiz yöntemle olası hamleleri belirlerler. Aday hamlelerden birinin sonucunu anlamak 7-8 hamlelik analiz gerektiriyor olabilir. Öte yandan bir başka aday hamle belki 2-3 hamlede netleşiyordur ve üstünlük de veriyor olabilir. Önce hesaplaması uzun sürecek hamleyi  incelemeye başlarsanız sonuç almadan vakit kaybetme ve üstünlük getiren diğer aday hamlelere bakamama tehlikesi vardır.

Büyükusta Kotov’un  Türkçeye de çevrilmiş olan “Büyükusta Gibi Düşün” kitabında anlattığı bu yöntem devrim niteliğinde bir yaklaşım olmuştur. Zaman içerisinde bu yöntemde ufak bir ekleme de yapıldığını belirtelim. Kotov’a göre baştan aday hamleler netlikle belirlenmesi gerekirken Dvoretsky’nin kitaplarında yazdığı gibi bir aday hamleyi hesaplarken daha önce dikkat etmediğimiz bir başka aday hamleyi de keşfetmek ve dikkate almak gerekebilir.

Konumdaki aday hamleleri inceleyelim:

a)12.Fe3 İyi bir satranç oyuncusu tüm tehditleri hemen görmelidir. Tehdit hamlesi sizi taş olarak öne geçirebileceği gibi konumsal olarak da daha iyi konuma sokabilir. Bu sebeple ilk bakılması gereken hamlelerden biridir. Ne var ki siyahlar 12…Va3 ile hem veziri kaçar hem de a2-piyonunu tehdit eder.

b)12.Kb5  gibi diğer tehdit hamlesi de doğal aday hamledir. Yine siyahlar 12…Va3 ile hem veziri kaçar hem de a2-piyonunu tehdit eder.

c)12.Fg5 hamlesi 13.Fxf6 hamlesi tehdit ettiği için bir başka doğal aday hamle. Ama 12…Ae4 cevabı korku yaratır. Siyah 12… Ve7 ile pasif savunma yapmak yerine bu şekilde tehdit yapıyor. Sadece 13… Axg5 değil aynı zamanda 13… Ac3 de tehdit etmekte. Bu tür ileri gitme hamleleri ve tehdit hamleleri sonraki derslerde daha ayrıntılı olarak incelenecek.

d)  12.Fb5 ile açmaza alma hamlesi de dikkate değerdir ama 12…0–0 sonrasında işlevini yitirmiş olur. Siyah açmazdan kurtulduğu gibi 13… Fg4 ile açmaz yaratmayı planlamakta. c8-filinin artık b7’nin savunmasına bağlı kalmadığına da dikkat ediniz.

e)12.Ke1 Rakip şahı merkezde yakalama düşüncesi ile yapılan bu hamle 12…0–0 sonrasında hemen boşa çıkacaktır.

Temel hesaplama yöntemimiz ŞAT’ı uygulamadan önce 5 Madde Yöntemi uygulandığında aşağıdaki görüntü kafamızda oluşmalı.

c7 ve g7-piyonları korunmayan b7-piyonu yeterince korunmayan ve c8-fili de savunmaya bağlı taştır. Vezir zaten unutulmayacak kadar değerli bir taş olduğu için korunmayan taş olarak belirtmeye gerek yok. Bu tablo kafamızda oluştuğunda daha önce görmediğimiz tehdit hamlesi kafamızda belirir. Etkili olmayan iddialı diğer aday hamleleri yanında bir başka tehdit hamlesi de akla gelmeli. Oyundaki hamle sıklıkla gözden kaçan bir imkân.

12. Bf4!
Daha iddialı diğer hamlelerin yanında genelde fark edilmeyen bu tehdit, konumdaki en etkili hamle. c7-piyonunun istenmesi siyahları zor durumda bırakmakta.

12…O-O
Siyahlar piyonu geri vererek rahatlamayı planlıyor. 12…Ve7 pasif savunma hamlesi iyi olmazdı. 13.Ke1 ve siyahlar zor durumda. 14. Fa6 tehdidi ile piyonunu üstün konuma da geçerek geri almak istiyor. 13…Fe6 hamlesi 14.Kxb7 yüzünden de kötüdür. 10. Kb1 “Basma Yöntemi” ile filin savunmaya bağlı olması bu devamyolunda üstünlüğü getiriyor.

13. Fxc7
Bu konumdaki en iyi fikir Ff4 ve Fxc7 olmayabilir ancak bu durum, Basma
Yöntemi’nin etkinliğini değiştirmiyor. – Can İnce

13…Ad4



Beyaz 14.Axd4 mü yoksa 14.Vxd4 mü oynamalı?

14. Vxd4
Diğer hamle 14.Axd4 ile Atı merkezileştirmek “Basma Yöntemi” olmadan hareket edildiğinde akla gelen doğal hamledir. 14…Vxc7 sonrasında fikir 15…Kd8. Beyazların 15.Kb5 ile tehditkâr oynaması da fayda sağlamaz çünkü 15…Va5 sonrasında sadece a2-piyonu tehdit altında kalmaz, aynı zamanda siyahlar 16…a6 17. Ad6 Kd8 ile atı açmaza alarak üstünlüğünü artırır.

Unutmayın “Bir hamlenin güzel gözüküyor olması o hamlenin iyi olduğu anlamına gelmez.”

14…Vxc7 15. Fd3

Dikkatle incelenmesi gereken bir konum. Morphy “Basma Yöntemi”ni etkili bir şekilde kullanıyor. Şah çekiş, alış, tehdit yöntemi ile kuvvetli hamle bulamadı-ğımızda nasıl düşünüleceği üzerine pek çok yazı yazılmıştır. Elbette satrançta plan çerçevesinde hamle aramak önemlidir ama belli bir hedefin olmadığı durumlarda aletlerin nasıl yerleştirileceği satranç oyuncularının çoğu için belirsizdir. Dünya Şampiyonunun çağdaşlarından anlayış olarak 10 yıl ileride olduğu söylenir. Bilginin hızlı yayılmadığı, satranç programlarının olmadığı dönemler için geçerli olabilecek bu düşünce Morphy için de geçerliydi. Paul Morphy, yüksek atlamada ilk kez sırtüstü atlayarak devrim yaratan Dick Fosbury gibi “Basma Yöntemi” ile rakiplerine fark atmayı başarmıştır. Bu kitapta ilk kez bu yöntemi detaylarıyla incelemekteyiz ve okuyucunun göstereceği gayret ile büyük atılım yapacağına inanıyoruz.

Neden Basma Yöntemi?

Pek çok eğitmen ve kitap, şunları tavsiye eder: Atları merkezileştirin, rakip hedeflere yaklaştırın, kaleleri açık hatta getirin, fillerin önü açık olsun vs. Bu tür klasik tavsiyeler yararlıdır ama satrancın özüne inmekten uzaktır. Satrançta temel amaç rakibin taşlarını yemektir. Buna bir anlamda şah da dahil çünkü sonuçta mat etmek rakip şahın bir hamle sonra oyun dışı kalacağının ilanıdır. Satrançta rakip taşları yemek istiyorsanız onları istemelisiniz, onlara basmalısınız!

Basmak sadece o taşları alma niyetinizi göstermez. Aynı zamanda o taşı vermemek için rakibin savunması ve dolayısıyla aletlerini savunmaya bağlaması demektir. Savunmaya bağlanan alet de pasif olur yani rakip taşlara kolay kolay basamayacak taş haline gelir. Etkili alet, rakip taşlara basabilen veya basma, isteme potansiyeline sahip alettir. Etkisiz/pasif alet ise tam tersidir; rakip taşlara basamadığı gibi kısa vadede basar hale getirilmesi de çok zordur. Bu konuma bir de şu şekilde bakınız.

Beyazlar aletlerini olabildiğince rakip taşlara yönlendirmiş durumda yani basar haldeler. Bu da beyaz aletlerin etkili olduğunun göstergesi.

15…Bg4 

Beyaz vezir a7-karesine basmakta ve a8- kalesi de a7 piyonunun savunmasına bağlı. Yine beyaz vezir f6-atına basmakta ve g7- piyonu savunmaya bağlıdır. Vezir ayrıca g4- filine basmakta ve f6-atı da onun savunmasına bağlıdır. b1-kalesi de b7- piyonuna basıyor ve c7-vezirini de savunmaya bağlamakta. 5 Madde Yöntemi”ne göre a7, b7, g7 piyonları, a8- kalesi, siyah at, vezir ve fil olumsuz sinyal vermekte. Ve özel durumlar olabilecekse de rakip taşlar ne kadar çok bu şekilde sinyal verirse durum o kadar tehlikeli demektir. İşte Morphy’nin temelde başarı sırrı budur.

Hesaplama becerisi ve kombinezon yaratabilmek açısından Anderssen’den hatta pek çok diğer oyuncudan daha iyi değildir. Hızlı gelişim prensipleri açısından da önde değildir. Ama buna benzer durumlarda aletleri en etkili/basar şekilde yerleştirmek söz konusu olduğunda Morphy çağdaşlarına büyük fark atmaktadır. Nasıl satrancı yeni öğrenen birisi için a4 veya h4 hamleleriyle başlamak doğalken karşıt olarak merkezden oynamak devrimsel bir yaklaşımsa Morphy’nin de “Basma Yöntemi”ni uygulayışı o kadar büyük farklılık yaratmaktadır.

16.Ag5
Morphy yaptığı hamle ile “Basma Yöntemi“ni  kullanmaya devam ediyor. Bu hamleden sonra siyah taşların verdiği olumsuz sinyalleri inceleyelim. a7, a8, b7, c7, g4, f6 ve g7 daha önce olduğu gibi yine sinyal vermekte.

Şimdi ise son ¤g5 hamlesi ile h7- piyonuna iki kuvvet ile yüklenmekte dolayısıyla artık f6-atı ve siyah şah da savunmaya bağlıdır ve böylece g8 ile h7-piyonunu da işaretlemiş olduk. Morphy “Basma Yöntemi” ile aletlerinin gücünü sistematik olarak artırmakta. Ayrıca 16.¤e5? hamlesi Ek Konum 3.2’de  incelenecektir.

16… Rfd8
a8-kalesi, a7’deki piyonun savunmasına bağlı olduğu için daha çok tercih edilecek Kad8 olmazdı. “Basma Yöntemi” ile pasif hale getirilen siyahlar rahat şekilde hareket edemiyor.

Beyaz vezir nereye gitmeli sorusuna cevap vermek kolay değil. Beyazın çeşitli alternatifleri var ve birinin neden diğerinden daha iyi olabileceği ile ilgili elimizde bir kriter var mı? Elbette şah çekiş, alış, tehdit yöntemi ile mümkün olduğunca rakibi zorlayacak ve bizim yararımıza olabilecek hamlelere bakmak gereklidir. Vb2, Vb4, Vc4 tehdit hamleleridir. Ve3 ise veziri şah kanadına yakın tutmakla ilgilidir.

17. Vb4
Basit ve etkili. Bu hamlenin neden en etkili olduğunun basit açıklaması da var. Eğer taktik olarak üstünlük getiren başka hamle yoksa aletlerimizi mümkün olduğunca rakip taşlara “Basacak” şekilde yerleştirmeliyiz. Vb4 ile beyazlar b7-piyonunu tehdit ettiği gibi aynı zamanda g4-filine de basmaktadır. “Basma Yöntemi” sayesinde rakibe daha çok baskı kurarsınız ve bu baskı da çeşitli taktik fırsatlar yaratabilir. 17. Vb4 sonrasında aynı zamanda beyazlar 18. Axh7 hamlesi ile piyon kazanmayı da tehdit ediyor.

17…Fc8
Siyah çifte tehdide karşı sadece bu hamleyi bulabiliyor.
Aslında 17…Fc8 yerine siyah burada eri geri vererek aktif oynamaya çalışabilirdi. 17…h6 18. Ae4 Ad5 19.Vxb7 Rac8 20.Vxc7 Kxc721.f3 Fe6 22.Kb2 a5 23.Kd1 Ab4 24.a3 Axd3 25.cxd3 f5 26.Ag3 Kc3 27.Kb6 Şf7 devam yolunda siyaha sıkıntı görünmüyor. Tabii burada yaptığım tüm eleştiriler bu yöntemin daha iyiye gitmesi için bir vesile olma amacı
taşıyor. Toplamda ele aldığımızda, anlatım yönteminin artıları, bu ufak denebilecek eksikleri kapatmaya fazlasıyla yetiyor. Ekleyeceğim notlar da burada sona eriyor – Can İnce

18. Kfe1
Mesele sadece kalenin açık hatta gelmesi değil  ama açık hattan rakibin içine dalarak basabilme potansiyeline sahip olmasıdır.

18…a5 19. Ve7
Konumsal olarak üstün olan beyazlar vezir değişmekten çekinmiyor çünkü oluşan konumda beyazların “Basma” katsayısı artmaya devam ediyor.

19…Vxe7 20. Kxe7 Ad5
20…Kf8 pasif savunma da fayda getirmezdi. 21.Fc4 hamlesinden sonra beyazlar aletleriyle altı değişik taşa basmakta. Siyahlar ise kafasını bile kaldıramıyor; tek bir beyaz taşa bile basamamakta. Beyazlar yine kolayca oyunu kazanırdı.

21. Fxh7+ Şh8 22. Kxf7 Ac3 23. Ke1 Axa2
Siyah a-geçeri elde etti ama beyazın tehditlerine dayanamaz.

24. Kf4 Ka6 25. Fd3 1-0
25. Fxa6 ve 25. Af7 tehditlerine karşı koyamayan Andersen terk ediyor.

Bu oyunu video olarak da inceleyebilirsiniz.

Bu yazıyı hazırlayan Ulusal Usta Can İnce, zamanın en yetenekli satranççılarından biridir. Sanat, felsefe, sosyoloji, müzik vs şeklinde ilgi alanını geniş tutan İnce, bilgisayar programcılığını meslek olarak tercih ettiğinden satrançta “Kuvvetli Amatör” unvanı ile yetinmiş ve “Güçlü Antrenör”  olmuştur. Online Satranç dersi almak isteyenler kendisine  http://www.canince.net  sitesinden ulaşabilir.


Örnek Dersleri ürün sayfasında görebilirsiniz. Satranç öğrenmek ve ilerletmek artık çok kolay!